Sosyal medya Ali Saydam’ın deyimiyle “Neşeli Cahiliye Devri”, Alev Alatlı’ya göre “Genel Ev” ve Hasan Kaçan’ın tabiriyle de “Twitter, Facebook vakit kaybı”… Elbette bu söylenenlerin gerçeklik payı var; lakin bu fırtınadan kaçış imkansız, doğru analiz edip ona göre bir yaklaşımda bulunulmalıdır, stratejiler geliştirilmelidir. Yoksa “gençler, aileler, şirketler ve toplum” heba olabilir… Sosyal medya denince aklımıza
Söyleyen ne güzel söylemiş “İnsan bilmediğine düşmandır”… Son zamanların ezber bozan dünyası, hayatımıza çaktırmadan giren, yerleşmeye başlayan “sosyal medya” üzerine bir yürüyüşe çıkacağız. Çok farklı, derde deva olacak paylaşımlarla, Dünya’dan, ülkemiz’den örneklerle ( gezi olayı, fuat avni kim?, Obama seçim çalışmaları, firmaların sosyal medya ürün satışları ve kriz yönetimleri vb.), uygulamalarla sizleri sıkmadan sıradaşı bir
İTİNA İLE GÜVENİLİR DÜĞÜN AKRABALARI HİZMETİ VERİLİR! 🙂 Düğün mevsimi başladı! 🙂 İletişim Kafe’nin Araştırmacı-Karıştırmacı muhabiri Kâmil Suspus internette sörf yaparken ulaştığı ilginç bir haberi sizlerle paylaşıyor. Haber şu: “Çin’de damat sahte düğün davetlileri yüzünden tutuklandı!” “Çin’in kuzeyinde bir damat, düğüne davet ettiği 200 kişinin ailesi ve arkadaşları yerine para karşılığı gelen kişiler olduğu ortaya
BİRİNE AKIL VERİRKEN KALANI SİZE YETMEYECEKSE RİSK ALMAYIN 🙂 Bugün yaşadığımız tüm sıkıntıların çözüm anahtarını açıklıyoruz. Hayat nedir? Hayat amacm nedir? Mutluluğu sobelemenin sırları? Hayatın anlamını sorgulayanlar, dermansız derdim var diyenler, insanlar beni neden anlamıyor, zorlukla mücadele etmenin altın kurallarını merak edenler, önce değerlerim diyerek yalan söylemeden kazanmayı, gerçek samimiyeti öğrenmek isteyenler, gerçek arkadaşlığı, dostluğu,
Ahali selamlar! Bugünkü mevzumuz yine hepimizi yakından ilgilendiren bir mesele; boğazlar meselesi. Boğaz dediysem hani yeme içmek anlamında yani :))) Her sorunu çözdük bir bu mu kaldı diye bilirsiniz. Lakin en mühim meselelerin başında boğazlar meselesi var. Misal “açken ben değilim.” 🙂 Malum bir de Dünyayı ve ülkemizi çok yakından ilgilendiren bir baş belası var:
BİR KAVANOZ REÇEL, BUNLAR DA GEÇER 🙂 Nedenini bilmiyorum bugün içimde cıcıl cıvıl kuşlar ötüyor. O ZAMAN HEP BERABER AYNAYA BAKALIM, HEP BERABER GÜNEŞE YÜRÜYELİM… Yürüyelim: Çünkü “Duranlar yürüyenlerden daha çok ses çıkartırlar”. Bugün ağır abi takılacağız 🙂 Hayatta en büyük sıkıntı insanın kendisi gibi olmaması maske takarak yaşamasıdır. Bir yerde de okumuştum oradan buradan
Ahali Selam! Bu sefer ki muhabbet durağımız AŞK! NEDEN Mİ? Bütün meselemizin özü aşktır. Hayata aşkla bakmak lazım… Evde, işte her yerde aşk lazım bize… Çünkü; aşkta kavga yoktur. Aşkta barış vardır, hoş görme vardır, birbirini tamamlama vardır. İşine âşık olan görevinin hakkını verir. Eşine, ailesine âşık olan mutlu ailenin resmini çizer. Ülkesine aşk olan
JAPONLARDA HARAKİRİ, BİZDE KAKARA KİKİRİ:) Dün fırsat bulup sosyal medyaya takıldım biraz. “Muhabbet baldan tatlıdır. Konuşmak kadar dinlemek de önemlidir. Otobüste gençlerin konuşmaları dikaktimi çekti: -“Amerikalıları, Avrupalıları kast ederek “Bilader üst akıl bunlar, algı yönetimi yapıyorlar…”. Ben de algı yönetimine el attım! Öncelikle “Gâvurların Şeytani “üst aklı” varsa, bizim de Rahmani aklımız var. Onların zannettiğiniz
Mevlana hoşgörü insanı… Mevlana yürek insanı, Mevlana mutluluk insanı… Mevlana kıymetli bir eğitimci, değerli bir öğretmen… Mevlana güncelliğini hiç yitirmeyen ender değerlerimizden biridir. Dimağımıza çarpıcı görüş ve düşünceler ekmiştir. Mevlana “damladan vazgeç, okyanus ol” demiş. Bizde okyanus olmak istiyoruz. Bunun içinde Mevlana’yı anlamaya çalışıyoruz ve önce Mevlana için kim neler ne demiş kısa kısa onları